Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   Hülâsa, neş’e-i ûlâya dikkat edenin, neş’e-i uhra hakkında tereddüdü kalmaz. Peygamber aleyhissalâtü vesselâmın emrettiği gibi, “Neş’e-i ûlâyı gören adam, neş’e-i uhrayı inkâr edebilir mi?” Çünkü ikinci teşekkül, yani ikinci yapılış birinci teşekkülden daha kolaydır; bunu yapan, onu daha kolay yapar.

   Mesela, bir fırka askerin ilk teşekkülünde, efradın birbiriyle ünsiyetleri, muarefeleri olmadığından ve talim ve terbiye görmemeleri yüzünden, yontulmamış taşlar gibi olduklarından, o efrad, o fırkanın bünyesinde yerleştirilinceye kadar çok zahmetler vardır. Fakat ba’de’t-teşekkül terhis edilip de bir daha taht-ı silaha davet edildiği zaman, pek kolay içtima eder ve fırkayı teşkil ederler. Bu teşekkül, evvelki teşekkülden daha kolay olur.

   Kezalik, birbiriyle ülfet peyda eden ve her birisi yerini tanıyan ve bir derece yontulmuş taşlar gibi kesb-i letafet eden bedenin zerratı, ölüm ile dağıldıktan sonra, haşirde, Hâlikın izniyle, İsrafil’in borusuyla o zerrat-ı asliye ve esasiye içtimaa davet edildikleri zaman, pek kolay içtima ederler ve beden-i insaniyi yine eskisi gibi teşkil ederler. Maahaza, kudret-i ezeliyeye nisbeten, en büyük, en küçük gibidir; hiçbir şey o kudrete ağır gelemez.

   Arkadaş! Zâhire nazaran haşirde ecza-i asliye ile ecza-i zâide birlikte iade edilir. Evet, cünub iken tırnakların, saçların kesilmesi mekruh ve bedenden ayrılan her bir cüz’ün bir yere gömülmesi sünnet olduğu ona işarettir. (1)  Fakat tahkika göre, nebatatın tohumları gibi “acbü’z-zeneb” (2) tabir edilen bir kısım zerreler, insanın tohumu hükmünde olup, haşirde o zerreler üzerine beden-i insanî neşv ü nema ile teşekkül eder.

   İkinci ayetle işaret edilen delil-i adlî ise:

   Evet, görüyoruz ki; ale’l-ekser, gaddar, facir zalimler lezzetler, nimetler içinde pek rahat yaşıyorlar. Yine görüyoruz ki; masum, mütedeyyin, fakir mazlumlar zahmetler, zilletler, tahkirler, tahakkümler altında can veriyorlar. Sonra ölüm gelir, ikisini de götürür. Bu vaziyetten bir zulüm kokusu gelir. Halbuki, kâinatın şehadetiyle, adalet ve hikmet-i ilâhiye zulümden pak ve münezzehtirler. Öyle ise, adalet-i ilâhiyenin tam manasıyla tecelli etmesi için haşre ve mahkeme-i kübraya lüzum vardır ki; biri cezasını, diğeri mükâfatını görsün.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat