Ezcümle, بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحيمِ gibi ayetlerde bulunan ukde-i hayatiye ve nurani esaslar, tekerrür ettikçe iştihaları açar; misk gibi, karıştırıldıkça kokar. Demek tekerrür zannedilen, hakikatte tekerrür değildir. Ancak, وَاُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا kabilinden, o ayrı ayrı hikmetleri, nükteleri, gayeleri ifade eden tekrarlı kelâmlar, yalnız ibarece, lafızca birbirine benzedikleri için tekrar zannedilir. Hatta kıssa-i Musa, çok meziyetleri ve hikmetleri müştemildir; her makamda o makama münasip bir vecihle zikredilmesi, ayn-ı belâgattır. Evet, Kur’an-ı Azimüşşan, o kıssa-i meşhureyi, gümüş iken, yed-i beyzasına alarak altun şekline ifrağıyla öyle bir nakş-ı belâgata mazhar etmiştir ki, bütün ehl-i belâgat onun belâgatına hayran olmuşlar, secdeye varmışlardır. Ve keza, teyemmün, teberrük ve istiane gibi çok vecihlerihavi ve tevhid, tenzih, sena, celâl ve cemal ve ihsan gibi çok makamlarıtazammun ve tevhid ve nübüvvet, haşir ve adalet gibi makasıd-ı erbaaya işaret eden besmele, zikredilen yerlerin her birisinde bu vecihlerden, bu makamlardan biri itibariyle zikredilmiş ve edilmektedir. Maahaza, hangi surede tekerrür varsa, o surenin ruhuyla münasip olan bir vecih bizzat kasd edilmekle, öteki vecihlerin istitradî ve tebaî zikirleri belâgata münafi değildir.
الٓمٓ : Surelerin başlarında bulunan huruf-u mukattaaya ait izahatı Dört Mebhasta zikredeceğiz.
BİRİNCİ MEBHAS
الٓمٓ ile, surelerin evvellerinde bulunan huruf-u mukattaadan teneffüs eden i’caz hakkındadır.
İ’caz, inci gibi incecik letaif-i belâgatın parıltılarının imtizaç ve içtimaından tecelli eden bir nurdur. Bu Mebhasta bu nuru birkaç letaif zımnında izah etmekle parlatacağız.