Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

ve her şeyi haiz olduğu kabiliyete göre sevk ve irşad eden Zat-ı kibriyanın azametinde mündemiçtir. Edebiyat ile alâkadar olanlar için, Kur’an bir kitab-ı ebeddir. Lisan mütehassısları için, Kur’an bir elfaz hazinesidir. Şairler için, Kur’an bir ahenk menbaıdır. Bundan başka, bu Kitab, ahkâm ve fıkıh namına bir muhit-i maariftir. Davud’un (a.s.) zamanından, Jan Talmus’un devrine kadar gönderilen kitabların hiçbiri, Kur’an-ı Kerim’in ayetleriyle muvaffakiyetli bir şekilde rekabet edememiştir. Bundan dolayıdır ki, Müslümanların yüksek sınıfları, hayatın hakikatini kavramak nokta-i nazarından ne kadar tenevvür ederlerse, o derece Kur’an ile alâkadar oluyorlar ve ona o kadar tazim ve hürmet gösteriyorlar.

   Müslümanların Kur’an’a hürmetleri daima tezayüd etmektedir. İslâm muharrirleri, Kur’an ayetlerini iktibas ile yazılarını süslerler ve o yazılar, o ayetlerden mülhem olurlar. Müslümanlar tahsil ve terbiye itibariyle yükseldikçe, fikirlerini o nisbette Kur’an’a istinad ettiriyorlar. Müslümanlar, kitablarına âşıktırlar ve onu kalblerinin bütün samimiyetiyle mukaddes tanırlar. Halbuki, kütüb-ü ilâhiyeye nail olan diğer milletler, ne kitablarına ehemmiyet verirler ve ne de onlara hürmet gösterirler. Müslümanların Kur’an’a hürmetlerinin sebebi, bu Kitab payidar oldukça, başka bir dînî rehbere arz-ı ihtiyaç etmeyeceklerini anlamalarıdır. Filhakika, Kur’an’ın fesahat, belâgat ve nezahet itibariyle mümtaziyeti, Müslümanları başka belâgat aramaktan vâreste kılmaktadır. Edebi dehaların ve yüksek şairlerin, Kur’an huzurunda eğildikleri bir vakıadır. Kur’an’ın her gün daha fazla tecelli etmekte olan güzellikleri, her gün daha fazla anlaşılan fakat bitmeyen esrarı, şiir ve nesirde üstad olan Müslümanları, üslûbunun nezahet ve ulviyeti huzurunda diz çökmeye mecbur etmektedir. Müslümanlar, Kur’an’ı tâ rûz-i haşre kadar payidar kalacak kıymet biçilmez bir hazine addeylerler ve onunla pek haklı olarak iftihar ederler. Müslümanlar Kur’an’ı en fasih sözlerle, en rakik manalarla coşan bir nehre benzetirler. Şayet Monsieur Renaud, İslâm âlemiyle temas etmek fırsatını elde edecek olursa, münevver ve terbiyeli Müslümanların Kur’an’a karşı en yüksek hürmeti perverde ettiklerini ve onun evamir-i ahlâkiyesine fevkalâde riayetkâr olduklarını ve bunun haricine çıkmamaya gayret ettiklerini görürdü. Yeni nesiller ve asrî 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat