Ecnebi Feylesofların
Kur’an-ı Kerim Hakkındaki
Şehadetleri
Prens Bismarck’ın Beyanatı:
Sana Muasır Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim
Ey Muhammed! (a.s.m.)
Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idare etmek için taraf-ı lâhutiden geldiği iddia olunan bütün münzel semavî kitabları tam ve etrafıyla tetkik ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isabeti göremedim. Bu kanunlar değil bir cemiyet, bir hane halkının saadetini bile temin edecek mahiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîlerin Kur’an’ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur’an’ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, “Bu Kitab, Muhammed’in (a.s.m.) zâde-i tab’ı” olduğunu iddia ediyorlarsa da, en mükemmel, hatta en mütekâmil bir dimağdan, böyle harikanın zuhurunu iddia etmek, hakikatlere göz kapayarak, kin ve garaza âlet olmak manasını ifade eder ki, bu da ilim ve hikmetle kabil-i telif değildir. Ben, şunu iddia ediyorum ki:
Muhammed (a.s.m.) mümtaz bir kuvvettir. Destgâh-ı kudretin böyle ikinci bir vücudu imkân sahasına getirmesi ihtimalden uzaktır.
Sana muasır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu Kitab senin değildir. O lâhutidir.