Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   Melâikenin vücudunu tasdik eden adamın meseli ise, şöyle bir şahsın meseli gibidir: O adam, o küçük hanenin insanlar ile dolu olduğunu görür görmez, bilâtereddüt, o yüksek kasırların da hayat yeri ve onlarda da onlara münasip sâkinler bulunduğuna hükmeder. Ve o yüksek kasırlara mahsus ve münasip hayat şartları vardır. Fakat oraların sâkinleri pek uzak olduklarından, görünmemeleri, yok olduklarına delâlet etmez.

   Binaenaleyh, arzın zevilhayatla dolu olmasından katiyetle anlaşılıyor ki; bu geniş boşlukta durmakta olan semalarda, yıldızlarda, burçlarda ve çok kısımlara münkasım ve müştemil semavatta, şeriatın “melâike” ile tesmiye ettiği zîhayatlar mevcuttur.

İKİNCİ MAKAM

  Bundan evvel isbat ve izah edildiği gibi; hayat, mevcudatın keşşâfıdır, belki mevcudatın neticesidir. Binaenaleyh, bu geniş fezanın sâkinlerden ve şu yüksek semavatın şenliklerden hâli olduklarının imkânı var mıdır? Evet, bütün ukalâ, akıl ve nakil ve manevî bir icma ve ittifakla melâikenin mana ve hakikatlerine hükmetmişlerdir; fakat, tabirleri çeşit çeşittir. Meselâ: Meşşaiyyun, enva-ı mevcudatı idare eden, ruhanî “mahiyet-i mücerrede” ile; İşrakiyyun ise, “ukul ve erbabü’l-enva” ile; dinler dahi, “melekü’l-cibal, melekü’l-bihar, melekü’l-emtar” gibi tabirlerle tabir etmişlerdir. Hatta, akılları kör gözlerinde bulunan maddiyyun taifesi de, melâikenin manasını inkâr etmeye mecal bulamadıklarından, fıtratın namuslarına nüfuz eden “kuvâ-i sâriye” ile tabir etmişlerdir.

   Sual: Kâinatın irtibatını, hayatını temin için hilkatte cereyan eden namuslar, kanunlar kâfi gelmez mi?

   Cevap: Senin dediğin o sârî kanunlar, namuslar, itibarî ve vehmî emirlerdir. Muayyen vücudları, müşahhas hüviyetleri, ancak onları temsil eden ve onların makesi bulunan ve onların yularlarını ele alan melâike ile sabit olur. Ve keza, teşekkül-ü ervaha münasebeti olmayan şu câmid âlem-i şehadete vücudun münhasır olmadığına, akıl ve nakil, müttefikan hükmetmişlerdir. Binaenaleyh, ervaha münasip ve muvafık çok âlemlere müştemil olan âlem-i gayb, melâike ile dolu ve âlem-i şehadetin hayatına mazhardır.

   Hülâsa, melâikenin mana-i hakikati, bu izah edilen emirlerden tebarüz etti. 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat