اُولٰۤئِكَ ile mahsus gösterilmeleri, güya pis ahvalleri, habis sıfatları ve şöhret ve kesretleri öyle bir hadde baliğdir ki, herkesin nazar-ı nefreti önünde onların o hâllerini tecessüm ettirerek mahsus bir şekilde gösterir. Ve bu işaretten, hasarete mahkum olduklarının sebebi de anlaşılmış olur. O fasıklara râci olan اُولٰۤئِكَ ’nin ifade ettiği uzaklık ise; onların tarik-i haktan uzaklıkları öyle bir dereceye baliğdir ki, bir daha tarik-i hakka rücuları mümkün olmayıp, bu yüzden zemme, tahkire müstahak olduklarına işarettir.
Hasrı ifade eden هُمْ , hasaretin onlara münhasır olduğuna delâlet eder. Hatta mü’minlerin bazı dünya lezzetlerinde hasaretleri, hasaret sayılmaz ve yine mü’minlerden ehl-i ticaretin ticaretlerinde vaki olan zararları hasaret değildir.
اَلْخَاسِرُونَ ’deki harf-i tarif, cinsi ve hakikati ifade eder. Yani, “Hüsran görenlerin hakikatini, cinslerini görmek isteyen varsa, onlara baksın.” Ve keza, onların meslekleri mahz-ı hasarettir, başka hasaretlere benzemiyor.
اَلْخَاسِرُونَ kelimesinde hasaretin mutlak bırakılması, yani bir şeyle takyid edilmemesi, hasaretin bütün envaına şamil olduğuna işarettir. Meselâ vefa-i ahidde nakz ile hasaret ettiler; sılâ-i rahimde kat’ ile, ıslahta ifsad ile, imanda küfür ile, saadet-i ebediyede şekavetle yaptıkları hasaretler gibi.