Bu ayetteki cümlelerin sadeflerinde bulunan cevherleri göstereceğiz:
وَبَشِّرِ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ cümlesinin başında bulunan ( و ) harf-i atıfdır. Atfın her iki tarafı arasında münasebet lâzımdır. Halbuki burada tebşir ile mâkabli arasında münasebet görünmüyor. Ancak, mâkablinde inzar vardır. Öyle ise bu tebşir, o mâkablinden tereşşuh eden inzara atıftır.
بَشِّرْ : Beşaret tabiri, Cennetin Cenab-ı Hakkın fazl-ı kereminden bir hediye-i ilâhiye olup, amelin ücreti mukabilinde vacib bir hak olmadığına işarettir. Çünkü hak ve ücretin verilmesi, beşaretle tabir edilemez. Buna binaen, yapılan ibadet Cennet için olmamalıdır. Tebşirin siga-i emir kıyafetiyle zikri, tebliğin takdirine işarettir. Çünkü, Resul-ü Ekrem (a.s.m.) tebliğe memurdur, tebşire mükellef değildir. Takdir-i kelâm, “Müjdeleyerek tebliğ et” demektir.
Sual: اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا ; bu sılâ ve mevsule tabiri, ism-i fail sigası olan اَلْمُؤْمِنِينَ ’den daha uzun olduğu halde, neye işarettir?
Cevap: Surenin başında tafsilen zikredilen اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ (ilâ ahir) olan sılâ ve mevsule işarettir ki orada yapılan tafsil, burada yapılan icmale beyan olsun.
Sual: Surenin başında اَلَّذِينَ ’nin sılâ denilen dahil olduğu cümle, muzari sigasıyla zikredildiği halde, burada mazi sigasıyla zikredilmiştir. Esbabı nedir?
Cevap: Orada makam, iman ve amele teşvik ve medih makamıdır; buna münasip muzari sigasıdır. Burada makam, mükâfat ve ücreti vermek makamıdır. Buna da münasip mazi sigasıdır; çünkü, ücret hizmetten sonra verilir.
وَعَمِلُوا : Bu ( و ), harf-i atıftır. Atfın tarafeyni arasında münasebet lâzım olduğu gibi, mugayeret de lâzımdır.