Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   3. Eğer buna da kudretiniz olmazsa, on sure kadar bir mislini yapınız.

   4. Bu da mümkün olmadı ise, uzun bir surenin mislini yapınız.

   5. Eğer bu da size kolay değilse, kısa bir surenin misli olsun.

   6. Eğer ümmî bir şahıstan imkân bulamadı iseniz âlim ve kâtib bir adamdan olsun.

   7. Bu da olmadığı takdirde, biribirinize yardım etmek suretiyle yapınız.

   8. Buna da imkân bulunamadığı takdirde, bütün ins ve cinlerden yardım isteyiniz ve bütün efkârın neticelerinden istimdat ediniz. Neticeleri, tamamen yanınızda bulunan kütüb-ü Arabiyede mevcuttur. Bütün kütüb-ü Arabiye ile Kur’an arasında bir mukayese yapılırsa, Kur’an, mukayeseye gelmez. Çünkü hiçbirine benzemiyor. Öyle ise Kur’an, ya hepsinden aşağıdır veya hepsinden yukarıdır. Birinci ihtimal, bâtıl ve muhaldir. Öyle ise hepsinden yukarı, fevka’l-küll bir kitaptır. On üç asırdan beri misli vücuda gelmemiştir, bundan sonra da vücuda gelemeyecektir vesselam.

   9. “Bizim şahitlerimiz yoktur. Eğer muarazaya girişsek, bizi destekleyecek kimse yoktur.” diye gösterdikleri o bahaneyi de def etmek için, “Şühedanıza da müsaade edilmiştir; onları da çağırın, size yardım etsinler.”

   İşte bu tabakalara dikkat edilirse, muarazanın şu mertebelerine işareten, Kur’an-ı Kerim’in yaptığı îcaz ile gösterdiği i’caza bir şua görünür.

   Arkadaş! Kur’an-ı Kerim’den en kısa bir sureye muaraza etmekten beşerin aczi, mezkûr izahat ile sabit oldu; amma, i’cazın limmiyet ciheti kaldı. Yani, beşerin aczini intac eden illet ve sebep nedir?

   Evet, Kur’an ile muaraza ve mübarezeye çıkan insanların kuvveti, Cenab-ı Hak tarafından körleştirilerek, muarazayı yapabilecek kabiliyetten sukut ettirilmiştir. Fakat, Abdülkahir-i Cürcanî, Zemahşerî, Sekkakî gibi belâgat imamlarınca, beşerin kuvveti Kur’an’ın yüksek üslup ve nazmına yetişemediğinden, aczi tezahür etmiştir. Bir de, Sekkakî demiştir ki: “İ’caz zevkîdir; tarif ve tabir edilemez.   مَنْ لَمْ يَذُقْ لَمْ يَدْرِ   yani, fikri ile i’cazı zevk etmeyen, tarif ile vâkıf olamaz; bal gibidir. Lâkin, Abdülkahir’in iltizam ettiği veche göre, i’cazı tarif ve tabir etmek mümkündür. Biz de bu vechi kabul ediyoruz.

   Sual: “Taife, necm, nevbet” kelimeleri “sure” kelimesinin vazifesini ifa edebilirler; “sure” kelimesinin onlara tercihen zikrinde ne vardır?

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat