Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   7. Çok ilim ve fenler vardır ki; âdetlerin telkiniyle, vukuatın talimiyle ve zamanla, muhitin yardımıyla husûle gelirler.

   8. Beşerin nazarı istikbale nüfuz edemez, hususî keyfiyat ve ahvali göremez.

   9. Beşer için bir ömr-ü tabiî olduğu gibi, yaptığı kanunlar için de bir ömr-ü tabiî vardır; onun nihayeti olduğu gibi, bunun da nihayeti vardır.

   10. İnsanların sıfatlarında, tabiatlarında, ahvalinde zaman ve mekânın çok tesiri vardır.

   11. Eski zamanlarda harika addedilen çok şeyler vardır ki, mebâdi ve vesaitin tekâmülüyle âdi şeyler hükmüne geçmişlerdir.

   12. Def’aten bir fennin icadına ve ikmal edilmesine, bir zekâ-i harika olsa bile, muktedir olamaz. O fen, ancak çocuk gibi tedricen kemale erer.

   Aziz kardeşim! Bu kaideleri birer birer sayıp kafana koyduktan sonra, zamanın hayal ve hülyalarından, muhitin evham ve hurafelerinden tecerrüd et, çıplak ol; bu asrın sahilinden dal, Ceziretü’l-Arab yarımadasına çık; o yarımadanın mahsülâtından olan insanların kılık ve kıyafetlerine gir, fikirlerini başına tak, pek geniş olan o sahraya bak. Göreceksin ki: Bir insan, tek başına; ne muini var ve ne yardım edeni, ne saltanatı var ve ne definesi. Meydana çıkmış, bütün dünyaya karşı mübareze ediyor ve umum insanlara hücum etmeye hazırlanmıştır. Ve omuzlarına küre-i arzdan daha büyük bir hakikat almıştır. Elinde de, insanların saadetini temin eden bir şeriat tutmuştur ki; libasa benzemiyor, cild ve deri gibi yapışık olup, istidad-ı beşerin inkişafı nisbetinde tevessü’ ve inkişaf etmekle saadet-i dâreyni intac ve nev-i beşerin ahvalini tanzim eder. “O şeriatın kanunları, kaideleri nereden gelmiş ve nereye kadar devam eder gider” diye sorulduğu zaman, yine o şeriat, lisan-ı i’cazıyla cevaben diyecektir ki, “Biz, kelâm-ı ezelîden ayrıldık, nev-i beşerin fikriyle beraber ebede kadar devam edip gideceğiz. Fakat nev-i beşer dünyadan kat’-ı alâka ettikten sonra, biz de sureten, teklif cihetiyle insanlardan ayrılacağız, fakat maneviyatımız ve esrârımızla nev-i beşerin arkadaşlığına devam edip, onların ruhlarını gıdalandırarak, onlara delil olmaktan ayrılmayacağız.”

   Ey arkadaş! Bu gördüğün garip, acib sahifenin baştan nihayete kadar 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat