Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

kadar geçirmiş olduğu gençlik devresinde, bir hilesi, bir hıyaneti görülmemiş ve bir yalanı işitilmemiştir. Eğer o zatın yaratılışında, tabiatında bir fenalık, bir kötülük hissi ve meyli olmuş olsaydı, behemehal gençlik saikasıyla dışarıya verecekti. Halbuki, bütün yaşını, ömrünü kemal-i istikametle, metanetle, iffetle, bir ıttırad ve intizam üzerine geçirmiş, düşmanları bile hileye işaret eden bir hâlini görmemişlerdir. Ve keza, yaş kırka baliğ olduğunda, iyi olsun, kötü olsun ve nasıl bir ahlâk olursa olsun, rüsuh peyda eder, meleke hâline gelir; daha terki mümkün olmaz. Bu zatın tam kırk yaşının başında iken yaptığı o inkılâb-ı azimi âleme kabul ve tasdik ettiren ve âlemi celb ve cezb ettiren, o zatın (a.s.m.) evvel ve ahir herkesçe malum olan sıdk ve emaneti idi. Demek o zatın (a.s.m.) sıdk ve emaneti, dava-yı nübüvvetine en büyük bir bürhan olmuştur.

DÖRDÜNCÜ MESELE

   İkinci Sahifeyi okuyacağız. Bu sahife mazi, yani Zaman-ı Saadetten evvelki zamandır. Şu sahifenin havi olduğu enbiya-i sâlifînin ahval ve kıssaları, o zatın sıdk-ı nübüvvetine birer bürhandır. Yalnız, “Dört Nükte”ye dikkat lâzımdır.

   Birinci Nükte: İnsan bir fennin esaslarını ve o fennin hayatına taallûk eden noktaları bilmekle yerli yerince kullanmasına vâkıf olduktan sonra davasını o esaslara bina etmesi, o fende mahir ve mütehassıs olduğuna delildir.

   İkinci Nükte: Fıtrat-ı beşeriyenin iktizasındandır ki, âdi bir insan da olsa, hatta çocuk da olsa, hatta küçük bir kavim içinde de bulunsa, pek kıymetsiz bir dava hususunda cumhura muhalefet edip yalan söylemeye cesaret edemez. Acaba, pek büyük bir haysiyet sahibi, âlemşümul bir davada, pek inatlı ve kesretli bir kavim içinde, ümmî, yani okur yazar sınıfından olmadığı halde, aklın tek başına idrakten âciz olduğu bazı şeylerden bahsedip kemal-i ciddiyetle âleme neşr ve ilân etmesi, onun sıdkına delil olduğu gibi, o meselenin Allah’tan olduğuna da bir bürhan olmaz mı?

   Üçüncü Nükte: Malumdur ki; medeni insanlarca malum ve me’luf pek çok ilimler, sıfatlar, fiiller vardır ki, bedevilerce meçhul olur ve o gibi şeylerden haberleri yoktur. Binaenaleyh, bilhassa geçmiş zamanlardaki bedevilerin 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat