Elcevap: Onların ziya haricinde yürümeleri mümkün olmadığı için, sanki mesafeleri ve medar-ı hareketleri yalnız ziyaya münhasırdır. وَاِذَا ’daki ( و ) yolcuların evvelce gördükleri zulmet musibetini tazelemek için ikinci bir zulmet daha atıf ve ilave edildiğine işarettir. اِذاَ ’nın ifade ettiği cüz’iyet ve kıllet ise, yolcuların zulmete karşı besledikleri nefret ve gösterdikleri körlük şiddetinden fikren zulmeti düşünmediklerine, ancak ale’d-devam ziya için bir fırsat beklerlerken, birdenbire zulmetin hücumuna maruz kaldıklarına işarettir.
اَظْلَمَ ’nin berk’e olan isnadı, berk’in ziyasından sonra hücum eden zulmetin başka zulmetlerden şedid olduğuna işarettir. Ve keza, musibetzede olan yolcuların tahayyüllerine göre, güya berk’in ziyasından sonra şu boşluğu dolduran zulmetler hep berk ateşinin sönmesinden meydana gelen dumanlar olduğuna da hayalî bir îmadır.
Zarar için kullanılan عَلَيْهِمْ ’deki عَلٰى kelimesi, zulmet musibetinin tesadüfi olmayıp, ancak onların ceza-i amelleri olduğuna işarettir. Ve musibetzede olan yolcuların, şu boşluğu dolduran zulmetler bütün insanlar içerisinden onları kasd ve onlara zarar vermek için gönderilmiş olduklarını tahayyül ettiklerine bir remizdir.
Zulmet çöktüğü vakit, sükûnetle durup depreşmemeleri icab ederken, “Ayağa kalktılar” manasını ifade eden قَامُوا tabiri, musibetin şiddetinden ve musibetle çok uğraştıklarından, rükû vaziyetini andıran, bellerinde bir tekavvüs peyda olduğuna ve zulmetin âni hücumundan tiksinerek ayağa kalkıp kaçanlar gibi bellerini doğrulttuklarına işarettir.