mükemmel bir fabrikadır.” Fenn-i ziraat diyecek: “Nihayet derecede mahsuldar, her nev’i hububu vaktinde yetiştiren muntazam bir tarladır ve mükemmel bir bahçedir.” Fenn-i ticaret diyecek: “Gayet muntazam bir sergi ve çok intizamlı bir pazar ve malları çok sanatlı bir dükkândır.” Fenn-i iaşe diyecek: “Gayet muntazam, bütün erzakın envaını câmi bir anbardır.” Fenn-i rızık diyecek: “Yüz binler leziz taamlar beraber, kemal-i intizamla içinde pişirilen bir matbah-ı rabbanî ve bir kazan-ı rahmanîdir.” Fenn-i askeriye diyecek ki: “Arz bir ordugâhtır. Her bahar mevsiminde yeni taht-ı silaha alınmış ve zemin yüzünde çadırları kurulmuş dört yüz bin muhtelif milletler o orduda bulunduğu halde, ayrı ayrı erzakları, ayrı ayrı libasları, silahları, ayrı ayrı talimatları, terhisatları, kemal-i intizamla, hiçbirini unutmayarak ve şaşırmayarak, bir tek Kumandan-ı Âzamın emriyle, kuvvetiyle, merhametiyle hazinesiyle, gayet muntazam yapılıp idare ediliyor.” Ve fenn-i elektrikten sorulsa, Elbette diyecek:
Bu muhteşem saray-ı kâinatın damı, gayet intizamlı, mizanlı, hadsiz elektrik lambalarıyla tezyin edilmiştir. Fakat o kadar harika bir intizam ve mizan iledir ki, başta güneş olarak, küre-i arzdan bin defa büyük o semavî lambalar, mütemadiyen yandıkları halde muvazenelerini bozmuyorlar, patlak vermiyorlar, yangın çıkarmıyorlar. Sarfiyatları hadsiz olduğu halde, varidatları ve gazyağları ve madde-i iştialleri nereden geliyor? Neden tükenmiyor? Neden yanmak muvazenesi bozulmuyor? Küçük bir lamba dahi muntazam bakılmazsa söner. Kozmoğrafyaca, küre-i arzdan bir milyondan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyade yaşayan güneşi (Haşiye) kömürsüz, yağsız yandıran, söndürmeyen Hakîm-i Zülcelâlin hikmetine, kudretine bak, “Sübhanallah” de.